istanbulcameram

Thursday, March 15, 2007

Üsküdar'a gider iken!



Sirkeci'den Boğaz'a şöyle bir baktım! Misler gibiydi hava... Vakit erken olsaydı Adalar'a kaçmak vardı; ama geç kaldık... Kaçırdık günü...

Üsküdar vapurundayım... Güverteden küçük balıkçı teknelerini oltama taktım:) Yok yok görüntüledim:) Boğaz'ın tam ağzı... Arkada Kız Kulesi! Bugün çok neşeli... Neden olmasın ki... Tekneler sağında solunda arzı endam etmekte... O da bıktı artık büyük büyük şileplerden....


Kız kulesi'ne bakınca arkadaki kıskanç sevgili aklıma geliyor... Ben derim ya; bilenler bilir... Kız Kulesi dişidir... Galata Kulesi de erkek... Hiç kavuşamayan sevgillerdir onlar... Ama hiç ayrılmayanlarda... Kesin şimdi buralardadır gözü onun diyerek güvertede birden arkama dönüyorum...Gözüm ne kadar görürse görsün hiç bıkmayacağım bir siluet! Işık tam karşımda olduğundan günün bu geç saatlerinde doğal olarak görüntümde böyle oluyor... Eh elimdeki pek ahım şahım bir makine değil... Artık affedin beni :(



Vapurdan inince Paşa Limanı'na doğru yürümeye başladık... İşte Üsküdar'dan çiçekler arasından karşı kıyıya bakış... Artık Avrupa karşıda kaldı...


Fethipaşa Korusundayım! Buraya kadar iyi de korunun yokuşu zorladı beni birazcık:) Nicedir gelmedim buralara... Hamlamışım besbelli... Yer yer ağaçların altı çiçeklerle bezenmiş... Aralarda laleler açmaya hazırlanıyor... Daha yaprakları büyüyor...


Korunun panoramik görüntülü köşesindeyiz şimdi... Buradan güneşin İstanbul üzerinde batışını izlemeden bu dünyadan göçmek nasip olmasın kimselere... Her nerde iseniz, gelin bir akşam üstü yalnız bu manzara bile İstanbul'a gelme nedeniniz olsun!


En tepesine çıktık Fethipaşa Korusu'nun... Yıllarımız bu tepede geçti... Sanki bizim yazlık evimiz gibiydi... Pazartesileri eşim izinli olurdu genellikle... Çocuklar pek küçük, bıdık bıdık... Piknik yapar, oynardık... Kedilerimiz vardı burada... Tanırlardı bizi uzaktan... "Ooo geliyor bizim ton balıklı sandöviçli aile!" derlerdi herhal... Onlara da bize yeterdi çıkınımzdan çıkanlar... Şimdi oturduğumuz yerlere dikilen çam fidanlarına bakmaya geldik... Büyümüş fidanlar... Çam ağacı olmuşlar... Ne sevindim... Resimde görünen baharlar açmış ağaççık da yoktu eskiden orda... Küçük bir erik ağacı... Ne güzel de kurulmuş Boğaz'a karşı... İstanbul'da her boş alanın betona dönmesini kanıksamış bir halde boşlukların ağaçla yeşille dolması neşe veriyor bana..

Bahar çok güzel İstanbul'da...

Güzellikler sürecek...



Sunday, March 04, 2007

Mart geldi... Yıldız Korusu'na da bahar geldi!










Labels:

Friday, November 17, 2006

Kasım günlerinde Galata Kulesi -November Galata Tower

Haliç kıyılarına düşmüştü yolum! Yürürken yürürken karşımdan göz kırpan Galata Kulesi'ni farkettim... "Hadi gel!" der gibiydi... Gide gide vardım dibine kadar... O çağırdı, ben de gittim...

Galata Kulesi benim beynimde hep erkektir... Kız kulesi adı üstünde; dişidir! Galata Kulesi de onun asla kavuşamadığı sevdiceğidir!

Güzel bir kavuşmaydı! Son olmaması tek dileğim...

Labels:

Thursday, September 14, 2006

İstiklâl Caddesi ,Saint Antoine ve....









İstilâl bir gün gezerken... Ömrüm boyu kaç zaman geçti İstiklâl'de... Uçup giden zaman anıları götürmüyor ama her şey kayboluyor yok oluyor... İşte benim gözümden sakladıklarım.. Bu görüntülerde artık mazi oldular... Yaşandılar ve bittiler...

Sunday, August 13, 2006

Marmara'dan Karadeniz'e İstanbul.... Look at the İstanbul's sea!




Tuesday, June 13, 2006

İstanbul ve güvercinler... Istanbul and pigeons....


İstanbul ve güvercinler...
Güvercinsiz bir İstanbul... Bunu düşünebilen bir kafa varsa eğer içinde kesin beyin yoktur!
Ama inanın ne acı ki İstanbul'a nerden geldiği bilinmez böylesi beyinsiz aymazlarda var! Bunlara tek bir şey denebilir en insanî tarafından... Geldiğin yere geri dön! Ama geldiği yerde de böyle düşünen bir insan(!) nasıl da kirletir oraları da... Böyleleri hiç olmasa.... Cennet olurdu bu dünya değil mi?


Saturday, May 27, 2006

İstanbul cimbomlu günlerde....


İşte İstanbul Kapalıçarşı! Her yer sarı kırmızı! Sözün bittiği yer!